Örgütlenerek zenginleşeceğiz
Tarım Reformu Genel Müdürü Gürsel Küsek, örgütlü tarım
toplum ile Gayrı Safi Milli Hasıla’nın iki kat
artacağına, küçük üreticinin gelirinin ise 15 katına
çıkacağına dikkat çekti
Tarımsal alanda örgütlenmenin en çok desteklendiği ve
toplulaştırma ve bilgi kayıt sistemi gibi önemli
projelerin yaşama geçirildiği dönemde T.C. Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanlığı'nda Genel Müdürlük görevini
yürüten Gürsel Küsek, Tarım Koop Gazetesi'ne verdiği
demeçte Türkiye tarımının fotoğrafını çekti. Küsek,
sorunları ve çözüm yollarını sırladığı röportajında
yaşanan kayıpların altını çizdi.
TÜRK ÇİFTÇİSİNİN BAŞARISI
Türkiye olarak birim üretim noktasında dünyayı
yakaladık. Hatta mısırda ve pamukta daha fazla verim
alıyoruz. Türkiye, tarım alanında yaptığı uygulamalar
neticesinde sonucunu alıyor. Bitkisel ya da hayvansal
üretimleri yetiştirme teknikleri uygulama düzeyini
belirli bir yere getirdik. Türkiye, bunun sonucunu da
alıyor. Türkiye, Gayri Safi Milli Hasıla'da Avrupa
4'üncüsü iken, bugün 1'inci sırada. Dünya 11'incisi
iken, bugün 7'ncisi durumunda. Bu başarı Türk
çiftçisinin başarısıdır. Türkiye bu noktaya Türk
çiftçisinin ürettikleri ile geldi. Ancak Türkiye
tarımının 6 önemli sorunu var.
ALT YAPI VE SULAMA SORUNU
Birincisi; alt yapı sorunlarımız devam ediyor.
Parsellerimiz şekil olarak tarımsal mekanizasyona,
sulamaya uygun değil. Tarla seviyesinden daha aşağıda
çukur alanlar var. Özellikle sulanan alanlarda tarladan
kaçan sular oraya doluyor ve bir kaç traktör gidip
geldiğinde artık ulaşılamaz hale geliyor. Tarım
arazilerinin Doğu'da sulanabilirliği yüzde 55 iken sudan
yararlanma oranı sadece yüzde 10. Sulamadan dolayı ciddi
bir kaybımız var.
MİRAS YASASI BÖLÜNMENİN ÖNÜNE GEÇTİ
Tüm bunun yanında bir de mülkiyette ciddi problemler
var. Bir baba öldüğünde 4 çocuk ve 4 parseli varsa; her
parsel için çocuklara dörtte bir hisse düşüyor. Bu da
tarım arazilerinin bölünmesine, verimliliğinin
azalmasına neden oluyordu. Türkiye’ye kadastro ilk
olarak 1950 yılında geldiğinde, herkes saygıdan
dedesinin adını yazdırmış. O gün için 3 kuşak, o günden
bugüne de 3 kuşak gelse... Her kuşakta 6 çocuk olduğunu
farz etsek; o günden bugüne çarpılarak bölünüyor. Bugüne
geldiğinizde nefes alamıyorsunuz artık. Bir parselde 4
yüz kişi hissedar, metrekareler üzerine hisse düşmüş bir
tablo çıkıyor. Bu şartlar altında ekonomik tarım yapma
ihtimaliniz yok. Tarım arazileri üzerinde 40 milyon
hissedar var. Biz biliyoruz ki bu tarım arazilerinin
kullanan, işleyen kişi sayısı 3 milyon. 37 milyon sadece
tapu hissedarı var. Böyle olunca çiftçi kendisinin
olmayan bir araziyi kullanıyor, bu da her konuda sorun
çıkartıyor. Bunun adı tarımsal bünye bozukluğu. Çiftçi
100 dönüm arazi işliyor ama üstüne kayıtlı olmadığı için
destek alamıyor. Verimliliği yok ediyor. Yeni
çıkardığımız miras yasası büyük oranda bunu önlüyor.
Öncelikle bölünmeleri durdurdu. Parça parça satışları
durdurdu. Tarım arazilerinin bölünmesine izin
vermiyoruz. Nitekim, parsellerin ufak olması nedeniyle
yıllık 15 milyar kaybımız var.
HESAPLANMAYAN ÜRÜN TARLADA KALIYOR
Pazarlamada ciddi sorunlar var. Türkiye'de 3 milyon
çiftçi, 30 milyon parsele hiç bir organizasyon olmadan,
rastgele ürününü belirleyip ekiyor. Örnek vermek
gerekirse; bir bölgede bir yıl domates ekiliyor ve o
domates kapış kapış gidiyorsa, ertesi yıl o bölgenin
tamamı o domatesi ekiyor. O kadar çok domatesin
tüketilme ihtimali olmadığından, ürün tarlada kalıyor.
Arz-talep dengesi kurulamıyor. Bu şekilde yılık 20
milyarlık ürün ya hallerde ya da tarlada çürüyor. 30
milyon bağımsız karar sonucu oluşan üretim miktarının
pazarla eşit olma ihtimali sıfır.
DEĞER ZİNCİRİ YARATILMALI
Buğday ektiğiniz zaman dönüme 100 lira kazanıyorsunuz
ama orada değer zinciri yaratsanız 2 bin 500 TL
kazanacaksınız. Bunu yapamıyoruz, burada da çok büyük
kaybımız var. Bir köy düşünelim, sadece buğday ekerse
100 lira kazanıyor. Bu insanlar bir araya gelse silo
kurarsa yüzde 20 daha fazla kazanıyor. Un yaparsa yüzde
20’nin üzerine yüzde 30 daha fazla kazanıyor. Yufka
yaparsa kazancı 8 kat artıyor, kendi dağıtırsa 15 kat
artıyor. Buğday yetiştiren köylü yufka yapıp son alıcıya
ulaştığında 15 kat daha fazla kazanıyor.
SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ ÖRGÜTLENMEDE
Sorunlar; pazarlama, sulama, altyapı, değer zinciri
yaratma, krediye erişim ve ürün planlaması. Bu 6 madde
için devlet istediği kadar yatırım yapsın, istediği
kadar yasa çıkarsın yine de örgütlenme olmadan çözülmez.
Önümüzdeki 30 yıl Türkiye tarım sektöründe örgütlenme
yılı olacak. İlk olarak insanların gönüllü olarak bir
araya gelip bölgesel olarak kurdukları kooperatifler
var. Bir de zorunluluktan bir araya gelinerek
oluşturulan örgütlenmeler var. Arz ve talebin
belirlenmesi için bölgelerde üretici birlikleri olmalı
ve üreticiler bu birliklere kaydolmalı. Üreticiler, bu
birliklere ekecekleri ürün ile ilgili başvuru yapmalı.
Hal kayıt sisteminden de tüketim belirlenmeli. Bu
durumda üretim de tüketim de belirlenerek örgüt
üyelerine ihtiyaç olan ürün ve miktarı aktarılabilir.
Böylece sebze ve meyvelerin fazlalığı engellenebilir. Bu
doğal örgütlenmeyi kooperatifler de üstlenebilir,
kooperatiflerden ayrı bir oluşum da yaratılabilir.
Bakanlık olarak bizim görevimiz bu örgütleri teşvik
etmek ve desteklemek.
GAYRI SAFİ MİLLİ HASILA'NIN 2 KATINA ÇIKACAĞINA
İNANIYORUM
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yapması gerekenleri
yapıyor. Yapısal sorunları tek başına çözme olanağı yok.
Türkiye’nin tarım alanında veteriner hekimler ve ziraat
mühendisleri kadar sosyal alanda çalışan organizasyon ve
örgütlenme bilen uzmanlara ihtiyacı var. Doğru
örgütlenme ile Türkiye'de şu anda 62 milyar dolar kadar
olan Gayrı Safi Milli Hasıla'nın 2 katına çıkacağına
inanıyorum. Az önce belirttiğimiz 6 önemli problemin
çözümü örgütlenmeden geçiyor. Örgütlenme sistemi için de
kayıt sistemlerinin tamamlanması gerekiyor. Bu alanda
Tarım Sektörü Entegre Yönetim Bilgi Sistemi(Tarsey)'ni
kurduk. Bu sistem altyapı probleminin çözümünde hem
örgütlere hem çiftçiye hem de bankalara ihtiyacı olan
tüm bilgileri sunuyor olacak. Bu bilgiler kullanılarak
etkin bir tarım sektörü yönetimi sağlanabilecek. Burada
örgütlerin sistem içerisinde olması çok önemli.
Böylelikle örgütlerin faaliyetleri izlenebilir kayıt
altında olacağından bu üyelerin güveni ve şeffaflık da
artacaktır. Şu anda örgütlenen kitlelerin finansal
erişiminin altyapısını bakanlıklar karşılıyor. Diyelim
ki köye bir un fabrikası yapılacak, yüzde 50'sini biz
hibe veriyoruz, geriye kalanını da Ziraat Bankası'ndan
kredi alabiliyor. Değer zincirine girdiği anda firmalar
üreticiyi buluyor. Kişilerin tek başına yapamadıkları
işi örgütlenerek yapmaları çok önemli. Devlet olarak,
kooperatiflerin tesis kurmalarını destekliyoruz.
TÜRKİYE, ROL MODEL OLACAK
Bakanlık olarak, 'Çiftçi Kayıt Bilgi Sistemi'nin olarak
ilk etapta altyapı ayağını tamamlamak için elimizden
geleni yapıyoruz. Çalışma grubu oluşturacağız. 50
kooperatifte denemelerimiz devam ediyor. Bakanlık olarak
yazılımı tamamladık. Kooperatiflere bilgisayar desteği
vermek gibi düşüncemiz var. İkinci boyutu ise eğitim.
Eğitim çalışmaları düzenleyeceğiz. Kooperatifte ilgili
kişilere bu yazılımı nasıl kullanacaklarını, elde edilen
verileri nasıl birlikte değerlendireceğimizi
anlatacağız.
Gelişmiş ülkelerde sözleşmeli tarım olduğu için böyle
bir yazılıma ihtiyaç duyulmamış. Yetiştirici ürününü
sözleşmeden üretmiyor. Üst düzeyde bir kümelenme var.
Bizde işletmelerde bağımsız bir dengesizlik var. Ancak
gelişmekte olan ülkeler için Türkiye rol model olacak.
Tanıtım toplantımıza 6 ülkeden üst düzey katılım
gerçekleşti. Bakanlığımız tarafından yapılan yazılımı
ülkelerine ithal etmek istiyorlar. Ayrıca gelişmiş
ülkelerde ilgili kurumlar da çalışmaları yakından takip
ediyor. Bu proje birçok ülke için esin kaynağı
olacaktır. |