Tarım sektörü, Türkiye'nin gelişmesine katkı sağlayan sektörlerin başında geliyor
Başbakan Binali Yıldırım, AK Parti iktidarında geçilen
14 yıl içerisinde, tarım sektörüne 90 milyar lira destek
verdiklerini hatırlatarak, "Helali hoş olsun, tarım
sektörü bunu hak ediyor. Daha fazla da destek
vermeliyiz. Bu destekler daha fazla olmalı çünkü tarım
sektörü kaynak tüketen değil, Türkiye'nin büyümesine,
gelişmesine katkı sağlayan sektörlerin başında olmaya
devam ediyor." dedi.
Yıldırım, Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi'nde
gerçekleştirilen Milli Tarım Projesi toplantısında
yaptığı konuşmada, siyasetteki önceliklerinin
çiftçilerin, milletin mutluluğu olduğunu, bunu için
"önce insan" diyerek yola çıktıklarını söyledi.
"İnsanı yücelt ki devlet yücelsin." diye çalışmaları
aralıksız sürdürdüklerini belirten Yıldırım, her zaman
gerçekçi kararlar alarak politika belirlediklerini ifade
etti.
Hedeflerinin vatandaşın refahını ve huzurunu sağlamak
olduğunu dile getiren Yıldırım, ekonomiyi sadece
rakamlardan, istatistiklerden ibaret görmediklerini
vurguladı.
Başbakan Yıldırım, işbaşına geldiklerinden bu yana
sosyal politikalarla ekonominin temel sorunlarını
birlikte ele aldıklarını anlatarak, "Tarım, hala hem
Türkiye'de hem dünyada stratejik bir üründür. Burada
rakamlar verildi, 2050 yılına kadar dünya nüfusunun 10
milyar olacağı, gıdaya bağımlılığın yüzde 60
seviyelerinde kalacağı ifade edildi. Buradan da şunu
anlıyoruz ki birçok sektör gelir geçer ama tarım sektörü
bırakın önemini yitirmek, gittikçe önemini daha da
artıracak." diye konuştu.
Türkiye'nin tarımda yıllık hasılasını artırarak
bugünlere geldiğini, hasılanın 147 milyar liraya
ulaştığını belirten Yıldırım, ihracatın 18 milyar dolara
yaklaştığını söyledi. "Bir yandan köylerden, kırsaldan
şehre göç devam ederken, bu artış nasıl oluyor?" diye
soran Yıldırım, tarımda bakış açısının değiştiğini,
küçük işletmelerden, daha büyük ölçekli ticari
işletmelere geçiş olduğunu, bunun üretim miktarını
artırdığını söyledi.
Başbakan Yıldırım, bunu daha da artırmanın mümkün
olduğuna işaret ederek, Milli Tarım Projesi'nin amacının
toprakları daha iyi değerlendirmek olduğunu vurguladı.
Yıldırım, şöyle konuştu:
"Her ürünü, her yerde ektiğimiz zaman, bu sefer herkes
kaybediyor. Arz fazlası oluyor, ürün para etmiyor.
Patates... Mesela patatesi Niğde'de, Aksaray'da,
Ödemiş'te her yerde ekiyoruz, rekoltesi çok olunca bu
sefer fiyatlar düşüyor. Onun için bu havzalara göre
tarım, 941 havzaya göre ekimlerin yapılması, ürünlerin
belirlenmesi, aslında tarım sektöründe köklü bir
değişikliğe işaret ediyor. Biz buna kısaca diyoruz ki
kafana göre değil, havzana göre ek. Böylece bir bölgede
pamuk ekildiyse, öbür bölgede başka bir ürün ekilecek,
buğday, pirinç ekilecek ve Türkiye'nin her köşesinde
dengeli bir tarım politikası yerleşmiş olacak. Bu önemli
bir şey. Bütün illerimizi, ilçelerimizi kapsayan Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız bir çalışma yaptı.
Bugün çiftçinin elinde bir rehber var, nerelere hangi
ürünleri ekersek, orada destek, teşvik alacağız,
bunların hepsi belirlendi. Dolayısıyla mağduriyetler de
böylece önlenmiş olacak, kaynak israfına da son verilmiş
olacak. Yani çiftçi yaptığı işten mutlu olmuyorsa, onca
alınteri, el emeği boşa gidiyorsa o zaman bir yerde bir
yanlış var demektir."
"Deponun yarısı sizden, yarısı bizden"
AK Parti iktidarında geçilen 14 yıl içerisinde, tarım
sektörüne 90 milyar lira destek verdiklerini hatırlatan
Yıldırım, "Helali hoş olsun, tarım sektörü bunu hak
ediyor. Daha fazla da destek vermeliyiz. Bu destekler
daha fazla olmalı çünkü tarım sektörü kaynak tüketen
değil, Türkiye'nin büyümesine, gelişmesine katkı
sağlayan sektörlerin başında olmaya devam ediyor." dedi.
Binali Yıldırım, bu destekleri verirken bir yöntem
değişikliğine gittiklerine dikkati çekerek, şöyle devam
etti:
"Bu destekler çeşitli kalemlerde yıl boyu küçük küçük
rakamlarla veriliyor. Oturduk arkadaşlarımızla çalıştık,
öyle parça pinçik vermek yerine, yılda iki sefer, bir
ekerken bir de biçerken yani Nisan-Mayıs'ta bir destek,
Eylül- Ekim'de de topluca bir destek vermek suretiyle bu
işi sadeleştirelim. Böyle yapınca, aldığından da bir şey
anlasın insanlar. Para geliyor, hiçbir işine yaramıyor.
Faizle kredi alıyor vesaire, destek arada yok olup
gidiyor. Bu karar, önemli bir karar. Diyelim ki bir yıl
içerisinde 14-15 milyar destek yapacağız, bunun yarısını
Nisan-Mayıs'ta, diğer yarısını da Eylül-Ekim'de
vereceğiz. Böylece siz de ne alacağınızı ne ekeceğinizi
bileceksiniz, işinizi ona göre yapacaksınız."
Başbakan Yıldırım, tarım sektörünün birçok ihtiyacının,
sorununun olduğunu belirterek, "Tarım sektörünün iki
önemli girdisi var. Biri mazot, biri gübre. Bunlar
önemli gider kalemleri. Destekler içerisinde bunlara
ağırlık vereceğiz. Bu iki kalemin yükünü hafifletmek,
maliyeti azaltmak için özellikle gübreye ve yakıta
yoğunlaşacağız. Orada da şöyle bir karar aldık, 2017'den
itibaren gübrede zaten KDV'yi kaldırdık, tarım kredi
kooperatiflerinin girişimiyle ayrıca ucuzlama yapıldı,
gübrede bir mesafe aldık. Mazot için de diyoruz ki
deponun yarısı sizden, yarısı bizden. Hayırlı uğurlu
olsun." diye konuştu.
"2023'e kadar 7 milyon hektar yeni tarım arazisi
toplulaştırılacak"
Yıldırım, sulamayla ilgili problemin olduğunu dile
getirerek, tarımda verimliliği artırmak, toprakları daha
etkin kullanmak için toplulaştırmayı hızlandırmaları
gerektiğini söyledi. Bu konudaki mevzuatın ağır
işlediğini, istenilen hızda yol alınamadığını anlatan
Başbakan Yıldırım, miras nedeniyle büyük büyük
tarlaların, bölüne bölüne bir evleğe düştüğünü dile
getirdi. Yıldırım, bu nedenle toprakların kullanılamaz
hale geldiğine işaret ederek, miras yoluyla bölünmeye
yönelik kanuni bir düzenleme yaptıklarını, bunu daha
kolay uygulanır hale getirerek 2023 yılına kadar 7
milyon hektar yeni tarım arazisinin toplulaştırmasını
gerçekleştireceklerini bildirdi.
Bakanlar Kurulu olarak aldıkları bir kararla, sulama
işinin sorumluluğunu Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığına verdiklerini belirten Yıldırım, "Barajların
yapımı, suyun tarlaya kadar getirilmesi Orman ve Su
İşleri Bakanlığımızın ama tarlalarda kapalı sulama, her
türlü sulama işinin sorumluluğunu, yapımını,
koordinasyonunu Tarım Bakanlığımız yürütecek. Böylece bu
alanda da yaşanan koordinasyon sorunu, önceliklerin
giderilmesi meselesi hallolmuş olacak." ifadesini
kullandı.
Başbakan Yıldırım, Milli Tarım Projesi'nin bir de
hayvancılık tarafının olduğuna işaret ederek,
Türkiye'nin hayvansal varlığının 12 milyondan, 23,5
milyon tona yükseldiğini aktardı.
"Artık hayvancılıkta kendi kendimize yeten ülke haline
geleceğiz"
"Hayvancılığımız her ne kadar istediğimiz hızda
gelişmiyor ise de yine önemli bir mesafe kaydettik."
diyen Yıldırım, şunları kaydetti:
"2006'dan bugüne kadar Avrupa'nın en büyük tarımsal
hasılasına sahip ülke Türkiye. Dünyanın üçüncü büyük
tohum gen bankasını da ülkemizde kurduk. Hayvancılıkta
açığımızı et ithal ederek sürdürülebilir hale
getiremeyiz. Mutlaka ve mutlaka damızlık hayvancılığı
teşvik edeceğiz. Bir süre belki daha ithalat yapacağız
ama o süre geçtikten sonra artık hayvancılıkta kendi
kendimize yeten ülke haline gelmeyi hedefliyoruz,
planlarımızı, projelerimizi buna göre yaptık. Tarım
alanlarımızın korunmasına yönelik 184 ovamızı özel
koruma altına alıyoruz. Buralara fabrika, bina
yapılmayacak. Yani bina, fabrika yapılacaksa tarım
arazisi dışında mutlaka yapılması lazım. Ne yazık ki
şehirleşmede görüyoruz, o güzelim tarım arazilerinde
yüksek yüksek beton binalar yükseliyor ve ülkemizin
bereketli toprakları beton yığınına dönüşüyor. Bunun da
önüne geçeceğiz bu koruma kararıyla birlikte."
Başbakan Binali Yıldırım, milletin gıdada bir
geleneğinin olduğunu belirterek, "Buğday ile koyun,
gerisi oyun. Bizim beslenme geleneğimizde bu var.
Sebzeydi, diğer ürünlerdi mutlaka önemli ama tahıl ve et
bizim için stratejik iki üründür. Bunların her yerde
desteklenmesi için gereken tedbirleri alacağız. Milli
Tarım Projemizin çiftçimize hayırlı uğurlu olmasını
diliyorum. Bundan böyle meralarımız, alçak terör
elemanlarıyla değil, çobanlarımızla, çiftçilerimizle ve
ülkemizin hayvancılığıyla daha da şenlenecek."
değerlendirmesinde bulundu. |