S.S Tarım Kooperatifleri Merkez
Birliğinin düzenlediği, Gıda Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığın üst düzey Bürokratlarının katıldığı, Merkez
Birliğine Bağlı Kooperatiflere, Gıda İşletmeleri ve
Kodeks Daire Başkanı Selman AYAZ; Süt İşletmecilerinin
Sorumlulukları , Tarım Reformu Genel Müdürlüğü
Kontrolörler Başkanı Şakir ÖZTÜRK, Hasan AKTUĞ,
Kooperatiflerde Denetim, Tarım Reformu Genel Müdürlüğü
Projeler ve Krediler Daire Başkanlığı Ecevit YILMAZ
Kooperatif Desteklemeleri , Bitkisel Üretim Genel
Müdürlüğü Tarla ve Bahçe Bitkileri Daire Başkanlığı
Yüksek Ziraat Mühendisi Kanber ÜLKER Çeltik
Yetiştiriciliği ve Sulama konularındaki sunumların
yapıldığı ,seminerini 29 Kasım-02 Aralık 2012
tarihlerinde Antalya Royal Holıday Palace Otelde
gerçekleştirdi.
Açılışını Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
Hayvancılık Genel Müdürü Ali KARACA ‘nın yaptığı
‘’2012 Kooperatifler Vizyonu ve Eğitim Semineri ‘’ne
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tarım Reformu Genel
Müdür Dr. Gürsel KÜSEK, Tarım Reformu Genel Müdür Yrd.
Mehmet ÖZGÜN,Teşkilatlanma Daire Başkanı M.Fersan
DURSUN, Gıda İşletmeleri ve Kodeks Daire Başkanı Selman
AYAZ Projeler ve Kredilendirme Daire Başkanı Yavuz ER,
Kontrolörler Başkanı Şakir ÖZTÜRK, Kontrolör Hasan AKTUĞ
sunumlarını yaptığı,seminere Türkiye’deki süt
sektöründeki dev sanayicilerinin Sütaş Mesut MURAT,Musa
Öztürk ,Kadir TOPAL,Tek-Sütten;Mehmet Ali AĞAR,Ünal
Peynircilik Berk ÇARIKÇI,Akova Sütten;Vedat GÖKSER,
Kaanlar ;Murat ENGİN,İbrahim Gökçe ÇOBAN,Ak-Gıda Ömer
Faruk GÜNDÜZALP temsilcileri de hazır bulundu.
Seminerin; kapanış konuşmasını Gıda Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdürü Dr.Gürsel KÜSEK’in
yaptığı ,
Başarılı ve verimli geçen 2 günlük seminerin sonucunda
katılımcılara sertifikaları Çanakkale AK Parti
Milletvekili İsmail KAŞDEMİR tarafından veridi.
Vesile Nur GÜVEN
Tarım Kooperatifleri Merkez Birliği
Genel Müdür
Kooperatifleşmenin Önemi Adlı Sunumunda ;
BM Genel Kurulunca 2012 Yılının kooperatifler yılının
kooperatifler yılı ilan edilmesi nedeniyle merkez
birliği olarak böyle bir toplantının yapılmasının
faydalı olacağı öngörüsüyle bu toplantıyı düzenledi. Biz
AB deki örgütlenmeyi göz önün de bulundursakta kırsal
kesimde sorunların hale çözüme kavuşturulamamış olması
nedeniyle ortaklarımıza çeşitli konularda eğitim
yapılması zorunluluğunu ortaya çıkarmaktadır. Bu
eğitimlerin tarımda yaşanan gelişmelere paralel olarak
belirli ve düzenli bir şekilde yapılması gerekir.
Tarımsal üretimin çok çeşitli olması nedeniyle
kooperatiflerinde bu konularda faaliyet göstermektedir.
Merkez birliği kuruluşunda 7 bölge birliği teşebbüsü yer
aldı. Şu an 14 bölge birliğinin ortaklığı yakın zamanda
ortak sayısını 34’e orta vadede de ülke düzeyinde
örgütlenmeyi arzu ediyoruz.
17 Ekim 2012 tarihinde Sayın Başbakanımızın
Kooperatifçilik Strateji Belgesinin açıklanması
hükümetimizin ve bakanlığımızın kooperatifçiliğe
gösterdiği önemi önemsiyor ve merkez birliği olarak
teşekkürlerimizi sunuyoruz. Tarımsal kooperatiflerin
örgütlenmesinde daha önceden benimsenmiş olan konu
bazında dikey örgütlenme modeli kooperatiflerin bölge ve
merkez birliklerinin parçalanmasına güçsüzleşmesine,
dağınıklığına yol açmıştır.
Sonuç olarak;
Sayın Başbakanımızın değindiği gibi Kooperatiflerimizi
daha etkin ve verimli yapıya kavuşturmak için yapılması
gereken, dağınık ve güçsüz yapıyı yeniden düzenlemek ,
Güçlü Birim Kooperatifler, Güçlü Bölge Birlikleri, Güçlü
Merkez Birliği kurulması yani Tek Çatı Altında Birleşmek
için ivedilikle çalışmalara başlanması gerektiğini
düşünmekteyiz. Mesajını ;Tarım Kooperatifleri Merkez
Birliği Olarak vermiştir.
Mehmet ÖZKURNAZ
Tarım Kooperatifleri Genel Başkanı
Açılış Konuşmasında ;
Merkez birliği olarak sorunlarımıza baktığımızda
özellikle bakanlığımızca uygulanan yatırım ve işletme
kredilerinin geri ödemelerinde sorunlar yaşanmakta,
bunun yanında zeytinyağı ve çeltikte sorunlarımız
bulunmaktadır. Ayrıca, sütün pazarlanmasında ülke
sütünün % 20-25’ini pazarlayan merkez birliğimizin
icmallerinin süt üreticileri birlikleri tarafından
yapılması biz kooperatifleri derinden yaralamaktadır.
Bir başka örgütün kooperatiflere tahakküm etmesi
kooperatifçiliği olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle
Bakanlığımızdan ; SÜT İCMALLERİNİN HAZIRLANMASINDA TARIM
KOOPERATİFLERİ MERKEZ BİRLİĞİNE DE ŞİFRE VERİLMESİNİ
hassasiyetle rica ediyoruz. Bu konuda Bakanlığımızın
yanımızda yer alacağını ümit ediyoruz.
Mehmet ÖZGÜN
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
Tarım Reformu Genel Müdür Yrd.
Tarım Kooperatifleri Merkez Birliğinin düzenlemiş olduğu
bu eğitim toplantısını düzenlemesini çok olumlu
buluyorum. Ayrıca aranızda defalarca bulundum, farklı
konularda konuşmalar yaptım.
Her defasında da aranızda bulunmaktan çok zevk aldım.
Bundan sonrada bulunmaya gayret edeceğim.
Zamandan kazanmak için konuşma mı kısa kesip
hayvancılığın patronu aramızda. Sayın Genel Müdürüme de
zaman kalması açısından sözlerimi burada
sonlandırıyorum. Hepinize toplantının iyi geçmesini ve
kooperatifçiliğin geleceğine ışık tutması dileğiyle
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ahmet ERTÜRK
22.DÖNEM AK Aydın Parti Milletvekili
Ülkemiz petrol ve doğalgaz gibi enerji kaynaklarından
yoksun olmasına karşın, hemen hemen her türlü tarımsal
üretimin üretilebildiği zengin bir tarımsal potansiyele
sahiptir. Tarımsal mevzuatta görülen eksiklerin
tamamlanarak mevzuatta varılan gelişmeler ve
üreticilerimizin tarımsal gelişmeleri takip ve
uygulaması sonucu üretici fiyatları çiftçinin lehine
gelişme gösterdi. Örgütlerin çıkan kanun, yönetmelik,
tebliği gibi mevzuatları takip etmesi ve ortaklarına
konudan haberdar etmesi çok önem arz etmektedir. Örneğin
Dış Ticaret Müsteşarlığının 10 Nisan 2012 tarihinde
çıkardığı mevzuatta ihracat destekleri %30-40 artırıldı.
Ali KARACA
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
Hayvancılık Genel Müdürü
Merkez birliğinizin daha kuruluşunun bir yıl olmadan
böyle kapsamlı toplantılar düzenlemesini içtenlikle
kutluyor ve devamını diliyorum.
Hayvancılık bildiğiniz gibi eskiden ihtiyaç için
yapılıyordu. Her ailede işgücü ve varlıklı olmasına
bağlı olarak 1,2,3,4 baş hayvan bulunuyordu. Bunun
sonucu olarak çiftçi kendi ihtiyaçların karşılar
fazlasını da pazarda satar geçimini sağlardı. Hatta
hayvanı olmayanlara kız verilmezdi. Daha sonra köyden
kente göçün başlamasıyla artık hayvancılık ihtiyaç
gidermekten çıktı ve gelir ve gider hesabı yapan
işletmeler haline geldi.
Bu günlerde sütte ve ette yaşanan sıkıntının hayvan
sayısının azalmasına bağlanmaktadır.
Arkadaşlar, ilk hayvan sayımı 1984 yılında yapıldı bu
sayım sonuçlarına göre, 12.400 bin büyükbaş, 544.000
manda, 40.391 koyun ve 131.00 keçi bulunuyordu. Geçmişte
yaşanan ekonomik krizler ve istikrarsız hükümetler
nedeniyle, 2002 yılında yaşanan kriz nedeniyle 12.400
bin olan sığır sayısı 2.6 milyona, 544.000 olan manda
sayısı 121.000’e düştü. Koyun 25.000’e keçi ise 6.780’e
düştü.
Bu gün istikrarlı hükümetler sayesinde, 2011 yılında,
sığır sayısı 12.386’a, manda sayısı 121.000’e, koyun
sayısı 25.000’e, keçi sayısında ise 500.000 artış
kaydedildi.
Hayvan sayısında yaşanan bu gelişmelere paralel süt
veriminde de artışlar kaydedildi. Örneğin 1.705 lt olan
süt verimi, 3.000 lt ye çıktı. Karkas et verimi ise184
Kg dan 251 Kg’ma çıktı. Bütün bu gelişmeler sonucu
hayvancılıkta yaşanan büyüme %100 çıkmaktadır.
Ülkemizde günlük 20.000 ton süt sanayiye gitmektedir. Bu
yapısal dönüşüm bakanlık olarak bizleri, sanayicileri ve
üretici örgütlerini bir arada çalışmaya itmektedir.
Bu doğrultuda faizsiz kredi uygulamalarıyla, hiçbir
dönemde görülmemiş bir gelişme göstererek, sığırcılıkta
%15,5 manda da %20,0 lik bir artış kaydedildi. Et
üretiminde ise ithalata rağmen, 412.000 ton olan üretim
777.000 tona ulaştı.
Toplam tarım destekleri içerisinde hayvancılık
desteklerine bakıldığında, on yıl önce %4.4 iken zaman
içerisinde %8,9.6,10,14, 22, 24 çıktı şu an bu oran
%28,1 yükseldi. Bunun karşılığı 7 milyar TL dir. Sütün
III. Dönem etin ödemelerini aralık ayı içinde ödemeyi
planlıyoruz. Tüm bu ödemelerle hayvancılık
desteklemeleri 2.200 milyon TL ulaşmış olacak.
2010 yılında hayvancılıkta şok bir uygulama olsun diye
Ekonomik Kararlar Kurulunda bu desteklere ilaveten
ülkemizde ilk defa hayvancılığa faizsiz kredi uygulaması
başlatıldı. Şu an damızlık ihtiyacı yurt içi ve yurt
dışından tedarik ediliyor. Amacımız faizsiz kredi
uygulaması ile yurtdışından damızlık ithalatını minimize
etmektir.
Bir diğer uygulamamız ise hibe destekleridir. 2009
yılında GAP ve 2010 yılında uygulamaya konan DAP
uygulamalarıyla batı illerindeki hayvancılık seviyesine
gelmesi için hayvan alımına %40, makine ekipman
alımlarına %40 ve inşaata %30 hibe desteği verilmeye
başlanması ile 232 proje bitirildi, 182 proje devam
ediyor. Bu hibe destekleriyle söz konusu illere saf süt
ve etçi ırklar olmak üzere 27.282 hayvan üretime
katıldı. Bunun karşılığı olarak 102.000.000.00 TL hibe
desteği verildi. Bunun yanında yem destekleri de artarak
devam edecek.
Biz hayvancılık sektörünün sorunlarını yakından takip
etmek için her ay sektör temsilcileriyle bir araya
geliyoruz. Merkez birliğinizi de en yakın zamanda
kooperatiflerin sorunları ve hayvancılık konusundaki
görüşlerine başvurmayı planlıyoruz.
2007 yılında yaşanan kuraklık, 2008 de yaşanan süt krizi
bizi et ve süt fiyatlarında istikrar sağlanması amacıyla
önlemler almaya itti. Ülkemize her yıl gümrüksüz olarak
giren süt tozunun ülkemizde üretilme imkanlarını
araştırdık. 10 lt sütten 1 litre süt tozu elde
edilmektedir. Gerekli yasal düzenlemeleri yaparak süt
tozuna verilen desteklerle 2009 yılında 500.000 ton,
2010 yılında 12.000 ton şu an 35.000 ton süt tozu
üretilmektedir. Bu uygulamayla 350.000 ton süt fazlalığı
süt tozuna çevrilerek sütte istikrar sağlanmıştır. Bu
yıl süt tozuna 3600 ton daha ilave kota alarak süt
fazlalıklarını tolere edecek seviye getirdik.
Bu uygulamayla süt sanayinde de gelişleler oldu. Önce 12
firma varken, firma sayısı 30 çıktı. Süt tozu
ithalatının da düşmesiyle cari açığın da kapatılmasına
katkı sağlamıştır.
Fiyat istikrarının sağlanmasına yönelik bir başka
uygulama ise okul sütü projesidir. Bu uygulamanın asıl
amacı okul çağı çocukların beslenmesini sağlamak, süt
alışkanlığının sağlanması ve süt fiyatlarında istikrar
sağlanmaktır. 7.200.000 öğrenciye öğrenci başına 20 kutu
olmak üzere haftada 3 defa dağıtım olacak şekilde ikinci
yarıda uygulamaya başlanılacak.
Ette yaşanan arz arzlığının önlenmesiyle önceleri
ithalata izin verildi. Daha sonra alınan tedbirlerle şu
an gümrük vergilerinin %100 artırılmasıyla bu gün ette
arz fazlalığı bulunmaktadır.
Şu an yurtdışından 4 dolara kg’a gelen et, gümrük
vergisiyle kg’mı 8 dolara gelmektedir. Bu gün yurt
içinde etin karkas kg fiyatı 15.500 TL dir.
Hayvancılıkta Yapılacak Faaliyetlere Bakıldığın da;
1-Tarım destekleri içindeki hayvancılık desteklerinin
artarak devam edecek.
2-Destekler üç aylık dönemler halinde ödenmeye devam
edilecek.
3-Ülkemiz şartlarına göre batıda süt, doğuda et ve orta
anadoluda koyunculuk yapılacak şekilde destekleri
planlıyoruz.
4-Sektörle işbirliği ile içinde olmaya devam edeceğiz.
5-Hastalıktan ari bölgelerin sayısını artıracağız.
6-Yerli üretimi teşvik edeceğiz. Özellikle koyunculuğun
gelişmesi için hayvan başı destekleri artıracağız. Koyun
sütü desteklerini 5 kat artırarak sütün sanayiye gitmesi
teşvik edeceğiz.
Bakanlık Olarak Örgütlerden Ne Bekliyoruz;
1-Bakanlığın destekleme ödemeleriyle ilgili üretici
örgütlerine verilen görevleri özellikle kayıtların
sağlıklı bir şekilde tutmaları önem arzetmektedir.
2-Sorumluluk bilincinin kazanılması gerekir. (Hesap
verilebilirlik)
3-İşletme verimliliği yönünden üreticilerin
bilinçlendirilmesi gerekir.
4-Destekler konusunda üretici bilinçlendirilmeli.
5-Damızlık hayvan yetiştiriciliği konusunda üreticilerin
bilinçlendirilmesi gerekir.
6-Hayvan hastalıkları konusunda üreticiler eğitilmeli,
7-Hayvancılığın sorunları konusunda, İlgili kuruluşlarla
ilişki içinde bulunulmalı,
8-Bakanlığımızın uygulamaları yakından izlenmeli,
gerektiği hallerde uygulamaları desteklemek için
bakanlık ile beraber hareket edilmelidir.
Dr.Gürsel KÜSEK
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
Tarım Reformu Genel Müdürü
Kapanış Konuşmasında;
Ülkemiz tarımsal alanda büyük gelişme göstermiş ve
gelişmiş ülkelerle rekabet edecek düzeye gelmiştir.
Örneğin Hollanda da 1 dekardan 700 Kg buğday alınıyorsa
Aydın ovasından da aynı verim alınmaktadır.
Ülkemizdeki tarımsal alanda yaşanan gelişmeyi tarımsal
örgütlenme konusunda da başarmak zorundayız. Eskiden
ülkemizde ne üretilirse üretilsin satılır anlayışı
vardı. Bu gün örneğin Çin de üretilen sarımsak
Taşköprü’deki sarımsak üreticilerini etkilemektedir. Bu
yıl karpuz ve patates tarlada kaldı. Ülkemizin uluslar
arası anlaşmalara bağlı olarak üretim planlaması
yapamamaktadır. Ancak burada devreye üretici örgütleri
girerek üretimi talebe göre planlamasının önemi ön plana
çıkmaktadır. Ülkemizdeki üretici örgütlerinin asıl
işinin de bu olduğu ortaya çıkmaktadır. Bakanlık olarak
her zaman çiftçinin yanında yer aldık. 2012 yılında 2.4
milyon çiftçiye 9 milyar TL ödeme yapıldı. Bu yıl
tarlada kalan ve pazarlanamayan ürünler hesap edilmiş
olsa desteklemeye ödenen tutar kadar ürün tarlada
çürümektedir.
GAP bölgesinde bir çiftçi domates üretiyor ve iyi
kazanmışsa ertesi yıl aynı bölgede bütün çiftçiler
domates ekiyor bunun sonucu oluşan üretim fazlalığı
nedeniyle fiyatlar düşüyor. Halbuki bu bölgede domates
ekimlerini ayın belirli günlerinde farklı çiftçilere
dikim yaptıran bir üretici örgütü olsa domates fiyatları
düşmeyecek ve tüketiciler bir üretim sezonu boyunca
tarla domatesi tüketme imkanına kavuşacaklardır.
Önümüzdeki dönemde kamu, üretici örgütleri ve sektör
temsilcileriyle bunu başarmak zorundayız. Örgütlenmedeki
sorunları kanuni düzenlemelerle aşmak zor görülmekle
birlikte bu sorun; kamu, üretici örgütleri ve sektör
temsilcilerinin ortak katılımlarıyla başarılabilir. AB
ve dış ülkelerle rekabet edecek bir örgütlenme modelini
oluşturmalıyız.
Bugün 28 milyon parselde 10 milyon hektar alanda dikili,
18 milyon hektar alanda ise tek yıllık ekim
yapılmaktadır. Her yıl 2.4 milyon çiftçi birbirinden
bağımsız karar almakta bunun sonucunda da üretim
fazlalıkları oluşmaktadır. Büyük işletmeler riskle
karşılaşmaları veya zarar görmeleri halinde üretimden
vazgeçmektedir. Küçük işletmeler ise her durumda üretime
devam etmektedir. İşte bu nedenle küçük işletmelerin de
devamını sağlayacak şekilde üretici örgütlerinden üretim
ve tüketim dengesini oluşturacak bir yapıya kavuşması
gerekmektedir.
Bakanlığımızca, Türk tarımı 1965 yılından buyana artarak
desteklenmektedir. Ancak, desteklemelerin ülke tarımının
sorunlarını çözecek şekilde her yıl belirli miktarlarda
destekleme yerine sorunları tespit ederek bunun için
gereken finansman imkanları da bulunarak üç beş yıl
içinde çözmenin yollarını araştırıyoruz.
Önümüzdeki dönemde tarımın ve üretici örgütlerinin
sorunlarının en kısa sürede çözülebileceğini umuyor ve
merkez birliğinizce düzenlenen bu toplantının başarılı
geçmesinin temenni ediyorum..
HABERLE İLGİLİ RESİMLER
|